top of page
Dinle -
00:0000:00
meal dinle-1 -
00:0000:00
meal dinle-2 -
00:0000:00
meal dinle-3 -
00:0000:00

Bakara suresi, hicretten sonra Medine´de nazil olan ilk surelerdendir. Kur´an-i Kerimin en uzun süresidir ve iki yüz seksen alti âyettir. Resulullah (s.av.) bu sureye "Kur´an´in otagi" yani: "Kur´an´in çadiri" adini vermistir.

 

Bu sure-i celilede "Bakara" hadisesi zikredilmektedir. Olay söyle cereyan etmistir; Israilogullanndan birisi bi r adam öldürmüs ve cinayeti isleyen kisi bu­lunamamisti. Durum Hz. Musaya arzedilmis o da "Bir bakara" yani "Bir sigir kesin, kestiginiz bu hayvanin bir parçasiyla ölüye vurun, O ölü dirilip kendisini kimin öldürdügünü haber verecektir." demisti.[1]

 

Âyet-i kerimede olay söyle açiklanmaktadir: "Musa, kavmine "Allah size bir sigir kesmenizi emrediyor." demis, onlar da: "Bizimle alay mi edi­yorsun " demislerdi. Musad da: "Cahillerden olmaktan Allah´a siginirim"

 

"Kesilen sigirin bir parçasiyla öiüyc vurun" dedik. Iste Allah, ölüleri böyle diriltir ve düsünesiniz dîye delillerini size gösterir."

 

Israilogulian, Hz. Musadan, hem katili nasil bulabileceklerini ögrenmek istemisler, hem de katilin gerçekten ortaya çikmasini samimi olarak istemedik­lerinden, kesecekleri sigirin evsafini sormuslar. Hz. Musa, sigirin evsafini açik­ladikça onlar daha genis açiklamalar istemisler ve sonunda, vasiflari ayrintili olarak açiklanan sigiri güçlükle bulmus ve çok pahali bir bedelle satin alip kes­mek zorunda kalmislar ve kestikleri sigirin bir parçasiyla ölüye vurmuslar ölü de dirilerek kendisini kimin öldürdügünü heber vermistir.

 

Iste bu olayin anlatildigi bu sureye bakara suresi adi verilmistir. Bu sure-i celile birçok konulan ihtiva eder. Bunlar, ana hatlarinya söylece özetlenebilir:

 

a- Medine´de hicretten sonra meydana gelen Islan cemaatinin duru­mu: Yerlerini yurtlarini, mallarini mülklerini lerkederek imanlarinin sesine uyup Medine´ye göç eden Islam cemaatinin durumunu Kur´an-i Kerim söyle tavsif ediyor: "O, Allah´tan korkanlar, gnyha iman ederler, nama/j kilarlar ve kendilerine verdigimiz rizikiardan Allah yolunda harcarlar. [2]Onlar, sana indirilene ve senden önce indirilenlere iman ederler. Âhirctc de kesin­likle onlar iman ederler." "Iste rablcrinin dogru yolunda olanlar bunlar­dir. Kurtulusa erenler de bunlardir. [3]

 

b- Kâfirlerin durumu: Müminlerin vasiflarindan bahseden âyetlerden hemen sonra, kâfirleri vasiflandiran âyetler geliyor. Aslinda bu sifatlar, genelde inkarcilarin ortak sifatlandir. Fakat ayni zamanda, gerek Mekke´de gerekse Me­dine´de Islam davetine karsi çikan kâfirlerin de vasiflandir. Âyet-i kerimeler on­lari da söyle anlatiyor: "Ey Muhammed, süphe yok ki, kâfirleri uyarsan da uyarmasan da birdir. Onlar iman etmezler." "Allah onlarin kalblcrini ve kulaklarini mühürlcmistir. Gözlerinin üzerinde de perde vardir. Ve onlar için büyük bir azap vardir." [4]

 

c- Münafiklarin durumu: Kâfirlerin umumi sifatlarina isaret edildikten sonra, Islam toplumu için son derece tehlikeli olan münafiklar anlatiliyor: Mek­ke döneminde, iman eden, imanini açikliyor, inkarcilar da açikça Islama karsi çikiyorlardi. Fakat Islamin, Medine´de güçlenip üstün duruma gelmesi üzerine, gerçekten iman etmedigi hakle, iman etmis gibi görünen bir baska gurup insan daha türedi ki bunlar da münafiklardi. Çesitli sebeplerle inanmis gibi görünen fakat aslinda iman etmeyen bu insanlann durumîan uzun uzun anlatiliyor: "Bir kisim insanlar vardir ki, "Biz, Allah´a ve âhiret gününe iman ettik." derler. Halbuki onlar, mümin degillerdir." "Allah´i ve iman edenleri aldatmaya çalisirlar. Oysa sadece kendilerini aldatirlar. Fakat bunun farkinda degil­lerdir." "Onlarin kalblcrinde hastalik vardir. Allah, bu hastaliklarini daha da artirmistir. Yalan söylediklerinden dolayi, onlar için can yakici bir azap vardir.

 

d- Yahudilerin durumlari: Islam dininin gelmesinden evvel Medine´de bulunan Yahudiler, ehl-i kitap olmalari sebebiyle, müsrik Araplardan, dini, tica­ri, içtimai vb. bakimlardan üstün durumdaydilar. Fakat Allah´in son dini Islami­yet gelip te onlari Müslüman olmaya çagirinca, bu üstünlüklerinin ellerinden gitmesi sebebiyle, geien dinin gerçek din oldugunu, bile bile, inatla inkâr ettiler Onlarin bu inatçi ve mânâsiz tutumlari âyet-i kerimelerde söyle anlatiliyor: "Ey Israilogullari, size verdigim nimetimi hatirlayin. Benim ahdimi yerine gelirin ki, ben de sizin ahdinizi yerine getireyim. Ve ancak benden kor­kun." "Elinizidcki Tcvrati tasdik edici olarak indirdigim Kur´an´a iman edin. Onu ilk inkâr edenlerden olmayin. Âyetlerimi basit bir degere degîsmeyin. Ve yalniz benden korsun. [5]

 

Bir kaç madde halinde özetlemeye çalistigimiz bu konulardan baska, ce-nab-t hak, bu sure-i celilede, bütün insanlan, Hz. Muhammed (s.a.v.)e nazil olan Kur´ana inanmaya davet ediyor ve bu Kur´an hakkinda süphe edenleri, ay­ni kitabin bir benzerini yapmaya davet ediyor.

 

Surede, Hz. Âdemle Seytan arasinda cereyan eden çetin mücadele anlati­liyor. Ve mevzu, Hz. Âdemin, yeryüzünde Halife oldugu beyan edilerek bitirili­yor.

 

Allah yolunda savasarak öldürülenlere "Ölüler" denemeyecegi, onlarin gerçekte diri olduklari bildiriliyor.

 

Sure-i celile, yenilecek ve içilecek seylerin haram ve helal olanlarini açikliyor. Haksiz yere adam öldürmenin ve vasiyetin hükülerini beyan ediyor.

 

Sure-i celile Oruç, cihat ve Hac hükümlerini, aile hukuku meselelerini açikliyor, sadaka, borç alip verme ve ticari meselelerin prensiplerini beyan edi­yor. Faizin haram oldugunu açikliyor.

 

Sure-i celilenin sonunda, rabbimizden nasil istek ve duada bulunacagimiz beyan edilerek buyuruluyor ki: "Rabbimiz, eger unutacak veya yanilacak olursak bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bizden önccklilcrc yükledigin gibi bize de agir bir yük yükleme. Rabbimiz bize gücümüzün yetmedigini de ta­sitma. Bizi affet, bizi bagisla, bize merhamet et. Sen, bizim mcvlamizsin. Kâfir topluluga karsi bize yardim et. [6]

--------------------------------------------------

286 âyetlik ve tam 50 sayfalik bir Kur’ân suresidir. Önce bir sifre ile baslar sûre: Elif lâm mîm… Sûrenin sonu ise dua ile biter. Iste Bakara Suresi’nin faziletleri:

 

Hem sifali hem de koruyucu bir sûre

 

286 âyetlik ve tam 50 sayfalik bir Kur’ân suresidir Bakara Sûresi.

 

Önce bir sifre ile baslar sûre: Elif lâm mîm…

 

Sûrenin sonu ise Rabbenâ/Ey Rabbimiz dualariyla biter.

 

Bu sifre mi duayi açikliyor, yoksa dua mi sifreyi açiyor, bilinmez.

 

Bildigimiz bir sey varsa, o da sûrenin Peygamberimizin gözündeki ve gönlündeki yeri ve derecesi…

 

Öyle ki Kur’ân’in en uzun sûresi olan Bakara Sûresi hem dünyanin hazinesidir, hem de cennetin…

 

Hem dünya serlerinden korur insani hem de âhiret tehlikelerinden…

 

Hem bize yetiyor her seyiyle hem de ailemize, çoluk çocugumuza…

 

Medenî bir sûredir Bakara Sûresi. Medine-i Münevvere’de nazil olmus, kiyamete kadar gelecek olan insanlara medeniyet dersi vermis, insanca yasamanin sirlarini göstermistir.

 

Dünya huzuru mu istersiniz, âhiret saadeti mi; hepsi, doyasiya, bütünüyle sûrenin basindan sonuna kadar ince ince anlatilmis, bildirilmis.

 

Bütün bir insanligin kurtulus yollari bazisi yarim sayfayi, bir sayfayi bulan âyetlerle anlatilmis…

 

Meshur tefsir âlimi Ibnu Arabî der ki:

 

“Üstatlarimizin bazilarindan söyle duydum: Bakara Sûresi’nde bin emir, bin nehiy/yasaklama, bin hüküm ve bin haber/bilgi vardir. Abdullah bin Ömer bu sûre üzerinde sekiz sene ders vermistir.”

 

Muhtevasi, içerigi, derinligi ve gizemi bu kadar genis olan Bakara Sûresi’ni Sevgili Peygamberimiz çok metheder, çok över, çok sena eder.

 

Pes pese okuyacagimiz su üç hadis gözümüz gibi korudugumuz evimizi, yuvamizi, mahremiyetimizi ne yaparsak koruma altina alacagimizi gösterir.

 

“Evlerinizde Bakara Sûresi’ni okuyun. Çünkü Bakara Sûresi’nin okundugu eve seytan girmez.”

 

“Evlerinizi mezar yapmayin. Orada namaz kilin. Süphesiz seytan, Bakara Sûresi’nin okundugunu isittigi evden kaçar.”

 

“Her seyin bir zirvesi vardir. Kur’ân’in da zirvesi Bakara Sûresi’dir. Bu sûreyi gündüz okuyan kimsenin evine üç gün seytan girmez. Geceleyin okuyanin evine de üç gece giremez.”

 

Bir eve seytan giremezse, basini kapidan içeri bile sokamazsa, o evde bir tartisma, bir huzursuzluk, bir kavga, bir bereketsizlik, bir geçimsizlik olur mu? Çünkü saydigimiz bütün bu tersliklerin sebebi seytandan baskasi degildir.

 

Seytanin defedilip içeri alinmamasiyla kalmiyor mesele, bir de cennet taci giydiriliyor sûreyi okuyanlara…

“Kim Bakara Sûresi’ni okursa kendisine cennette bir taç giydirilir.”

 

*** Bakara Sûresi’nin son iki âyeti ise daha muhtesemdir, daha muazzamdir; bir o kadar sifa kaynagidir ve dopdolu bir hazinedir.

 

Bu müjdeleri Efendimizin mübarek lisanindan ögreniyoruz:

 

“Kur’ân’dan iki âyet vardir ki, onlar sifadir, onlari Allah sever. Bunlar, Bakara’nin son iki âyetidir.”

 

Ayni zamanda Peygamberimize bir Miraç hediyesi olan, bizim “Amenerrasûlü” olarak bildigimiz ve her yatsi namazindan sonra okudugumuz bu iki âyeti Peygamberimiz su sözleriyle metheder:

 

“Allah Bakara Sûresi’ni iki âyetle tamamladi ve onlari Ars-i Ala’nin altindaki hazinesinden ihsan etti. Onu ögrenin ve çoluk çocugunuza ögretin. Çünkü o namazdir, Kur’ân’dir ve duadir.”

 

“Allah, gökleri ve yeri yaratmadan iki bin sene önce bir kitap yazdi. Bu kitaptan Bakara Sûresi’nin sonundaki iki âyeti indirdi. Bu âyetleri evinde okumayan kimseye pes pese üç gün seytan musallat olur.”

bottom of page