top of page

ZUHRUF SURESÄ° Hakkında Bilgi Mumsema ZUHRUF SURESÄ° 


Sure Hakkında Bilgi


Zuhruf kelimesi, "süslenmek" anlamına gelen "zahrefe" fiilinden türemiştir. "Mücevher" anlamına gelmektedir. Tabiatın güzelliği için "yeryüzünün süsü" şeklinde mecazi anlamda da kullanılmaktadır. Bu surede bahsedilen, nimet ile inkâr arasındaki ilişkinin gözler önüne serilmesidir. 35. ayette "zuhruf" kelimesi geçtiği için bu ismi almıştır. 89 ayetten oluşan Zuhruf suresi Mekke'de, Şûrâ'dan sonra inmiştir. 54. ayetinin Medine'de indiği rivayet edilir. Mushafta 43., iniş sırasına göre ise 63. suredir.

Surenin temel konuları


Kur'an'ın gönderilmesi, 
Allah'ın insanlara sınırsız nimetler vermesi, 
Allah'ın eksik sıfatlardan ve yakıştırmalardan uzak (münezzeh) olması, 
Kadının ve kız çocukların müşrik toplum içindeki konumu, 
Bilgi ve iman bütünlüğü, 
Tahkiki imanın üstünlüğü, 
Nimet ve rızıkların verilmesi, 
Nimet ile inkar arasındaki iliÅŸki, 
Cehennem azabının ebediliÄŸi. 


Surenin temel mesajları


Kur'an-ı Kerim anlaşılması için Arapça olarak gönderilmiÅŸtir. Kur'an, Levh-i Mahfuz adı verilen ana kitapta kayıtlı bulunmaktadır. 


Yeryüzündeki tüm nimetleri Allah insan için yaratmıştır. Ä°nsanoÄŸlunun da bu nimetlere karşılık şükretmesi gerekir. 


Allah her türlü noksan sıfatlardan uzaktır. 


Din konusunda saÄŸlam bir delile (vahye) dayanmadan konuÅŸmak, Allah, melekler vb. konularda temelsiz fikirler ileri sürmek yanlıştır. Din doÄŸru bilgi üzerine dayanır. Bu doÄŸru bilgi de ancak Allah'ın peygamberleri aracılığıyla vahyettiÄŸi bilgidir. 


Dinde aslolan tahkiki (araÅŸtırmaya dayalı) bilgi ve imandır. Ä°nsanlar kendilerinden önceki dini bilgi birikimini araÅŸtırmalı, doÄŸruyu yanlıştan ayırt edebilmelidir. Bir bilginin veya inanç konusu bir hususun geçmiÅŸte var olması, onun mutlak doÄŸru olduÄŸu anlamına gelmemektedir. 


Ä°nsanlar yeni bir ÅŸeyle karşılaÅŸtıklarında, geleneksel mirasa aykırı buldukları takdirde onu kabul etmekte zorlanmaktadırlar. Bu noktada saÄŸlam bilgiye dayalı olanın alınması gerekmektedir. 


Ä°nsanlar mevki ve mal bakımından eÅŸit deÄŸildir. Ä°nsanlar arasında bu konularda eÅŸitsizliÄŸin olması Allah'ın dilemesi ve hikmeti gereÄŸidir. Sosyal hayatın kuralı ve gerçeÄŸi budur. 


Ä°nsanoÄŸlu nimete sahip olmayı güven kaynağı gördüğü için, Allah'a ve ahiret gününe inanmayabilir. Bu noktada nimetler kiÅŸiyi doÄŸru yoldan çeldirici bir rol oynamaktadır. DiÄŸer taraftan doÄŸası gereÄŸi insan, kendilerine maddi nimet verilenlerin doÄŸru yolda olduklarını zannetme zaafına sahiptir. Halbuki gerçek nimet ahirette olduÄŸu için, dünya süsü aldatıcı bir nitelik kazandırmaktadır. 


Kimin doÄŸru yolda olduÄŸu, kimin doÄŸru inanca sahip bulunduÄŸu kiÅŸilerin mal ve servetleri ile deÄŸil, saÄŸlam ve saÄŸlıklı bir temele (vahye) dayanıp dayanmadığına bakılarak anlaşılabilir. 


Müşrikler Allah'ın varlığını kabul etmekteydiler. Fakat Allah'a evlat isnad etmek gibi bir takım yanlış inançları nedeniyle doÄŸru yoldan ayrılmışlardır. Müşriklerin gerek Allah hakkındaki, gerekse Hz. Ä°sa ve Hz. Musa gibi büyük peygamberler hakkındaki bilgilerinin yanlış olduÄŸu, bu yanlış inanışlarından dönmemekte ısrarcı oldukları anlaşılmaktadır. 

Hasenat Programından alınmıştır. 

Dinle -
00:0000:00
Meal dinle -
00:0000:00
bottom of page